Risale-i Nur
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Risale-i Nur

WwW.SiyahNur.Tk


Bağlı değilsiniz. Bağlanın ya da kayıt olun

Birinci Söz -Tüm Dökümanlar Burada-

3 posters

Aşağa gitmek  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

1Yeni İconlarımız Birinci Söz -Tüm Dökümanlar Burada- Çarş. Eyl. 01, 2010 2:39 pm

Nur_Yazar

Nur_Yazar
Admin
Admin

Birinci Sözle İlgili Tüm Soruların Cevapları Buradadır...


Burada Birinci Sözle İlgili Tam 12 Sualin Cevabını Bulabilirsiniz...



"Bismillah her hayrın başıdır,biz dahi başta ona
başlarız."sözündeki "dahi"; "bile"anlamında mıdır? O zaman "biz
dahi"yi nasıl anlamamız gerekir?

Burada geçen ''Biz dahi" ifadesi "Biz de " anlamındadır. Çünkü, Osmanlıcada bu "de" ekinin kullanımı böyledir. Bu "Biz de" tabirinin burada kullanılmasının hikmeti şu olabilir:

Malum olduğu gibi Risale-i Nurların ilk eseri "Sözler" kitabıdır. Sözlerin de ilk risalesi Birinci Söz olan "Besmele" risalesidir.
Bu nedenle Üstad Bediüzzaman Hazretleri, "Madem herşey lisan-ı haliyle
Bismillah der, öyleyse biz de Bismillah ile başlayalım" diye, ilk
risale olarak Besmele'nin izâhını yapıyor.



En son Admin tarafından Çarş. Eyl. 01, 2010 3:26 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 7 kere değiştirildi

https://sozler.ace.st

2Yeni İconlarımız Geri: Birinci Söz -Tüm Dökümanlar Burada- Çarş. Eyl. 01, 2010 2:44 pm

Nur_Yazar

Nur_Yazar
Admin
Admin

Birinci Söz'de, "Biz dahi ona başlarız"denilir. Niçin biz dahi onunla başlarız demiyor?


"Biz dahi başta ona başlarız" cümlesindeki "ona" kelimesi ile "besmele" kastedilmektedir. Yani, "biz dahi bu eserimize onu anlatmakla başlarız" demektir. Burada iki durum söz konusudur. Bunlar:

1 - Besmele ile başlamak.

2 - Besmeleyi anlatarak ve besmelenin sırlarını izah ederek başlamak.

İşte Birinci Söz' de iki durum da söz konusudur. Yani hem besmele ile başlamak ve hem de besmeleyi anlatarak ve sırlarını açarak başlamak. Dolayısıyla Üstadımız sadece Onunla başlarız demiş olsaydı, sadece besmele ile başlamak anlamına da gelebilirdi. Fakat, kanaatimiz Birinci Söz'de doğrudan Besmele ve sırları anlatıldığından, böyle bir ifadenin daha uygun düştüğü yolundadır.

https://sozler.ace.st

3Yeni İconlarımız Geri: Birinci Söz -Tüm Dökümanlar Burada- Çarş. Eyl. 01, 2010 3:04 pm

Nur_Yazar

Nur_Yazar
Admin
Admin

Üstad "Bismillah her hayrın başıdır." diyor; şu anlamı çıkarmak mümkün müdür: "Hayırlı işlere başlarken Bismillah çekmek şarttır" denilebilir mi?


Hayırlı şeylere başlarken Bismillah demek sünnettir. Farz olarak telakkiden ziyade, sünnet olarak düşünmek daha doğru olur. Çünkü Kur'an-ı Kerim'de bu meyanda bir emir bulunmamaktadır. Cenab-ı Hakk'ın yasakladığı şeylere Besmeleyle başlamak ise büyük günahı var. Bu tür hareketlerden sakınmak lazım.

Risale-i Nur eserlerinde geçen birçok cümle, ayet veya hadis meali olarak karşımıza çıkmaktadır. Bediüzzaman Hazretleri bazı ayetleri veya hadisleri direk almayarak asrın anlayışına göre iktibas suretinde alıp istifademize sunmuştur.

Bu asır, ayet ve hadislere maalesef çirkin saldırıların olduğu bir dönem. Zihinler karışmış bir durumdayken; direk ayet böyle diyor, hadiste böyle geçiyor demek yerine Bediüzzaman Hazretleri, ayet ve hadisleri kişilerin anlayışlarına yakınlaştırıcı bir metodla ifade etmiştir.

Bu şekilde bir çok kişi bu veciz ifadeleri ezberlemiş ve araştırmalar neticesinde bu ifadelerin kudsi bir kaynağının olduğunu da görünce, bu hakikatlere meftun olmuşlardır.

"Bismillah her hayrın başıdır" şeklindeki ifadenin kaynağı da şu şekildedir.

“Besmele ile başlanmayan her önemli iş, sonuçsuz kalır” (İbn Mâce, hadis no: 1894; Feyzu’l-Kadir, V, 13.

https://sozler.ace.st

4Yeni İconlarımız Geri: Birinci Söz -Tüm Dökümanlar Burada- Çarş. Eyl. 01, 2010 3:08 pm

Nur_Yazar

Nur_Yazar
Admin
Admin

Birinci Söz'de geçen, "Kainatın dilenciliği" ifadesini açıklar mısınız?

İnsanın sayısız ihtiyaçları ve hudutsuz arzuları olup, her şeye muhtaç bir şekilde yaratılmıştır.
Bu yüzden ya muhtaç olduğu şeylere kalbini ve kafasını bağlayıp, manevi
olarak onlara dilenci olacak ve her şey karşısında zillete düşecek, ya
da her şeyin sahibi ve mutasarrıfı olan Allah’a kalbini ve kafasını
teslim edip, kainata dilenci olmak vaziyetinden kurtulacak.

Mesela insan, güneşe muhtaç olarak yaratılmıştır. Şayet insan, güneşin
Allah’ın bir askeri ve memuru olduğunu kabul etmez ise, güneşin zatına
perestiş edip, ona ihtiyaç vasıtası ile dilencilik edecektir. Halbuki vazifeliye değil, vazifeyi verene ram olmak, ona perestiş etmek gerekir. Güneş kendi başına değil, Allah namına bize hizmet veriyor.

Özet ifade ile; Allah’ın kainattaki Rububiyet ve
Uluhiyetini iman ve tevekkül ile tanımayan birisi, mecbur kalarak
kainattaki nesnelere ve eşyaya kulluk edecektir.

https://sozler.ace.st

5Yeni İconlarımız Geri: Birinci Söz -Tüm Dökümanlar Burada- Çarş. Eyl. 01, 2010 3:08 pm

Nur_Yazar

Nur_Yazar
Admin
Admin

Mucizelerin, peygamberlerden sadır olduğunu biliyoruz. Yaprakların
sıcaklığa, köklerin sert taşlara mukavemeti de bir mucize midir?
Peygamberlerdeki mucizelerle mahlukattaki mucizeler arasında farklar
var mıdır?



Mu’ciz, aciz bırakan demektir.
Peygamberlerin eliyle gerçekleşen harikaları insanlar yapmaktan
acizdirler. Bu hal, onlara bu işin bir kul tarafından bizzat icra
edilemeyeceğini, elinde mucize zahir olan kişinin ancak Allah’ın elçisi
olabileceğini bilmeleri için bir irşattır.

Üstadımızın ifade ettiği gibi, “Mucize doğrudan doğruya Allah’ın
fiilidir.” Peygamberlerin eliyle icra edilen bu mucizelerle insanların
hidayete gelmeleri, Allah’ı bilmeleri ve peygamberi tasdik etmeleri
murat edildiği gibi, şu varlık âleminde de nice mucizeler
sergilenmektedir. Bunları seyreden insan, aczini idrak eder ve o
mucizelerin sergilendiği sebeplerin de aciz varlıklar olduğunu bilir ve
Rabbini bulur. Mesela, her meyve bir mucizedir. Meyve yapmaktan aciz
olan insan, bu işi ilimsiz, şuursuz, iradesiz ağaçların yapamayacağını
bilir. Ağaçlarda sergilenen bu kudret mucizelerini seyredebilenler
imana gelirler.

Kâinattaki bu sonsuz kudret mucizelerine dikkati çekmekte şöyle bir
mana da olabilir. Asr-ı saadete kavuşamayan insanlar, “Biz de mucize
görsek iman ederdik; biz bu nimetten mahrum kalmışız.” derlerse onlara
şu kâinatta sergilenen kudret mucizeleri gösterilir ve denir ki, bu
kadar mucize karşısında kâinatın yaratıcısını tanımayan kişiler,
peygamber mucizelerine de şahit olsalar yine inatlarında devam
ederlerdi. Nitekim öyle oldu, bine yakın mucizeye şahit olunan o saadet
asrında, birtakım müşriklerin imana gelmemiş olması bunun açık bir
delilidir.

https://sozler.ace.st

6Yeni İconlarımız Geri: Birinci Söz -Tüm Dökümanlar Burada- Çarş. Eyl. 01, 2010 3:10 pm

Nur_Yazar

Nur_Yazar
Admin
Admin

"Çekirdekler dağ gibi yükleri kaldırıyorlar" ne demektir? Ağaç köklerinin üzerinde durmuyor mu?

Burada belirtilen yük, vazife yüküdür.
Yoksa, maddi
bir yük anlamında değildir. Mesela, bir asker, devlet kuvvetine
dayanarak, bir şehir ahalisini alır, zorla bir işte çalıştırır. Ama
kendi namına, yani sivil haliyle, bir kişiye bile gücü yetemez.

Bu farkı, yani, devletten aldığı kuvvetle, şahsi kuvveti arasındaki
farkı ifade etmek için, şöyle denilse: Bu asker devlet kadar güçlüdür.
Öyle ki, bir milyon kişiyi zorla bir yere sevk edip çalıştırıyor. Bu
ifadelerde, istihza, yani olmayacak bir işi, alaylı bir dil ile
söylemek manası vardır. Halbuki, bu güç kendi şahına ait değildir.
Devlete ait bir güçtür.

Burada da çekirdek öyle işler ve vazifelere mazhar oluyor ki, kendi
cirminden büyük işlere aracılık yapıyor. Yani, dağ gibi vazife ve
işlere aracı oluyor. Bu işler ise, çekirdeğin, altından kalkacağı işler
ve vazifeler değildir. Öyle ise, o işleri ve vazifeleri gören ve
gösteren bir kudret eli çekirdeğin arkasında iş görüyor demektir.

Burada, yükten kasıt, görülen vazife ve işler anlamındadır, yoksa maddi yük anlamında değildir.

https://sozler.ace.st

7Yeni İconlarımız Geri: Birinci Söz -Tüm Dökümanlar Burada- Çarş. Eyl. 01, 2010 3:12 pm

Nur_Yazar

Nur_Yazar
Admin
Admin

Birinci Sözde geçen zikir, fikir, şükür meselesini, sadece yiyecek gibi nimetler için mi anlamak gerekir?


Soruya“Tablacı hükmünde olan insanlara bir fiyat veriyoruz…..” şeklinde başlandığı için örnek de rızık nimetinden verilmiştir.

Başka risalelerde ağaçlar için tabla, bostanlar için kazan, dallar için
eller gibi teşbihler yapılmıştır. Ağacın kendisi ve dalları gibi o
ağacın bakımını yapan bostancı da zahiri bir sebeptir. Toprağı ve suyu
şu kâinat fabrikasında ağaç haline getiren ve o ağaç tezgâhında
meyveleri dokuyan, ancak Mün’im-i Hakiki (nimetleri gerçek sahibi )
olan Allah’tır.


“Her hayır O’nun elindedir.” hükmünce, insanların eliyle ne tür bir
nimete, ihsana mazhar olsak onu Allah’tan bilmemiz, insanların sadece
birer sebep olduklarını düşünmemiz ve o nimet ve ihsan için Allah’a
hamd etmemiz gerekir.

Bunlardan birincisi zikir, ikincisi fikir, üçüncüsü de şükürdür.

https://sozler.ace.st

8Yeni İconlarımız Geri: Birinci Söz -Tüm Dökümanlar Burada- Çarş. Eyl. 01, 2010 3:13 pm

Nur_Yazar

Nur_Yazar
Admin
Admin

"Tabiiyyunun ağzına şiddetle tokat vuruyor, kör olası gözüne
parmağını sokuyor ve diyor ki:"en güvendiğin salabet ve hararet dahi
emir tahtında hareket ediyorlar ki..." Birinci sözdeki bu cümlede
tabiiyyun neden salabet ve hararete en çok güvenir?



Tabiatçılar eşyanın tabiatının müessir olduğunu kabul ederler. Toprak
ve kaya serttir, ateş ise yakıcıdır. Ama 1. Sözde nazara verildiği
şekliyle bunlar adeta devre dışı kalmakta eşyanın tabiatına aykırı
durumlar yaşanmakta. Bu da tabiatın müessir olmadığını ortaya koyar.

Tabiiyyunların "biz en çok bu ikisine güveniyoruz" gibi sözleri
olmayabilir. Ama inanmış oldukları tabiat fikri, böyle bir şeyi
kabullerini gerektirir.

https://sozler.ace.st

9Yeni İconlarımız Geri: Birinci Söz -Tüm Dökümanlar Burada- Çarş. Eyl. 01, 2010 3:14 pm

Nur_Yazar

Nur_Yazar
Admin
Admin

"Tabiiyyunun ağzına şiddetle tokat vuruyor, kör olası gözüne
parmağını sokuyor ve diyor ki:"En güvendiğin salabet ve hararet dahi
emir tahtında hareket ediyorlar ki..." Tabiiyyunlar neden en çok
salabet ve hararete güvenirler?








Tabiat, aslında “yaratılış, fıtrat” manasına gelir. Kâinatın tümü
için de bu tabir kullanılmaktadır. Sertin tabiatında yumuşağı ezmek,
ona yol vermemek vardır. Aynı şekilde sıcaklığın, ateşin tabiatı
kurutmak, yakmak, kül etmektir. Bir kıvılcımın nice ormanları yakıp kül
etmesi bunun açık delilidir.

Öte yandan, yine Nur Külliyatında beyan edildiği gibi, “hareket
harareti, hararet kuvveti, kuvvet cazibeyi zahiren tevlid
eder(doğurur).” Soruda geçen bu ifadeyle, tabiatçıların bütün
kuvvetleri harekete, titreşimlere bağladıklarına da işaret edilmiş
olabilir.

Yine fizikçiler maddeyi “enerjinin kesifleşmiş, katılaşmış hali”
şeklinde tarif ederler. Atomun parçalandığında enerjiye dönüşmesini de
buna delil gösterirler. Enerjinin tabiatına “maddeye dönüşmeyi,”
maddenin tabiatına da parçalandığında yeniden “enerjiye dönüşmeyi”
koyan Allah’tır. Bunlar kendi tabiatlarını kendileri belirlemediklerine
göre, onlara güvenmek yerine onların sahibine tevekkül etmek gerekir.
Akıl ve vicdan bunu emreder. Allah, gözün tabiatına görmeyi, elin
tabiatına tutmayı, kulağın tabiatına işitmeyi koymuştur. Yine akıl ve
vicdan, bu özelliklere değil onları koyana nazar etmeyi emreder.

İşte tabiatçılar bunu başaramayıp maddede boğulan, Allah’a tevekkül etmek yerine bu tabiatlara güvenen zavallı kişilerdir.

https://sozler.ace.st

10Yeni İconlarımız Geri: Birinci Söz -Tüm Dökümanlar Burada- Çarş. Eyl. 01, 2010 3:15 pm

Nur_Yazar

Nur_Yazar
Admin
Admin

"Evet bu kelime öyle mübarek bir definedir ki; senin nihayetsiz
aczin ve fakrın seni nihaytsiz kudrete, rahmete raptedip Kadir-i
Rahim'in dergahında aczi, fakrı en makbul bir şefaatçi yapar."
cümlesini açar mısınız?








İnsanın aczi ve fakrı sonsuzdur. Nur Risalelerinde, “zulmetin nura ayna olması gibi”,
insandaki bu acizliğin ilahi kudretin tecellisine, fakrın ise ilahi
rahmetin tecellisine bir vesile olduğu sıkça ders verilir. Acz ve
fakrımızı Allah’a karşı hissitmemiz gerektiğine de ayrıca vurgu yapar.

Biz neye muhtaç isek onun fakiriyiz ve neyi yapmaya güç yetiremiyorsak
onun aciziyiz.. Bu nazarla bakıldığında, insanın aczinin de fakrının da
sonsuz olduğu anlaşılır.

Özet olarak arz edeyim: İnsan göz yapamaz, bundan acizdir, göze
ihtiyacı vardır, onun fakiridir. O halde saçımızdan tırnağımıza,
havadan suya meyvelerden sebzeler, güneşten aya, tâ cennet bahçelerine
kadar her şeye muhtacız, bütün bunların fakiriyiz ve ütün bu
ihtiyaçlarımızı kendi gücümüzle görmekten de çok uzağız, hepsine karşı
aciziz. İşte kendini ve haricindeki âlemi bu nazarla seyreden insanın
kalbi Rabbine karşı sonsuz bir muhabbetle ve haşyetle dolar.

Peygamber Efendimizin (asm.) “Fakrım benim fahrimdir.”
hadis-i şerifini de bu nazarla değerlendirmek gerekir. O halde, insan
kendi aczini ne kadar fazla hissederse Allah’a o kadar fazla sığınır.
Yine kendi fakrını ne denli hissederse, Rabbinden o kadar fazla rahmet
diler. Bu ruh haletini taşımak Allah’ın rahmetinin celbine vesile
olması cihetiyle insan için büyük bir şefaatçi, büyük bir kuvvet
menbaıdır.

https://sozler.ace.st

11Yeni İconlarımız Geri: Birinci Söz -Tüm Dökümanlar Burada- Çarş. Eyl. 01, 2010 3:16 pm

Nur_Yazar

Nur_Yazar
Admin
Admin

Birinci Söz'de Geçen, Katıu't-Târik İfadesini İzah Eder misiniz?

Bu ifâdenin temsildeki karşılığı:
Yol kesici demektir. Daha genişletmek gerekirse, eşkiya, terörist gibi
anlalmlara da gelmektedir. Ancak bir de, hakikatta ki karşılığı vardır
ki, insana maddi ve manevi olarak zarar verebilecek her şey, bu anlam
içerisine girer. Zira, atomdan yıldızlara kadar her şey, bir cihette
insana zarar verebilecek bir potansiyele sahiptir.

"Allah'a kul olana her şey hizmetkar olur. Ve Allah'a isyan edene ise, her şey düşman olur." fehvâsınca
mahlûkat şekil ve tavır alır. Ateşin Hz. İbrahim'e, (a.s.) Balığın Hz.
Yunus'a (a.s.) ve inek ile arının, insana musahhar olması birer
örnektir. Bu bakış çerçevesinde devletler ve milletler muvâzenesine de
bakılabilir. Tekvini ve teşrii kanunları bilip riâyet edenlere, diğer
milletlerin musahhar edileceği muhakkaktır.

https://sozler.ace.st

12Yeni İconlarımız Geri: Birinci Söz -Tüm Dökümanlar Burada- Çarş. Eyl. 01, 2010 3:16 pm

Nur_Yazar

Nur_Yazar
Admin
Admin

Birinci Sözde geçen, Yaprakların kurumamasında hiçbir maddi sebep
yok mudur? Tabiiyyuna neden tokat vuruyor? Çünkü muhal de olsa o sebebe
yapışabilirler; Birinci Sözde hiçbir sebep yokmuş gibi anlatılıyor..







Burada sebeplerin inkarı değil, sebeplerin neticeyi yaratmasının imkansız olduğu vurgulanıyor.
Yoksa, elbette her şeyin bir sebebi vardır. Zira Allah kainatta
sebepler vasıtası ile iş görmeyi değişmez bir kanun olarak vazetmiştir.
Bu noktadan her sonuç ve neticenin bir sebebi vardır. Mesele burada
sebebin yok sayılması değil, sebebin neticeyi icat etmesinin imkansız
olduğu meselesidir.

Mesela, tabiat kanunlarına göre yumuşak bir cisim sert bir cismi delemez.
Genel kanun sert olanın yumuşağı delmesidir. Ancak ipek gibi yumuşak
bitki köklerinin sert taş ve kayaların delmesi gözle görünen bir
hakikattır. İşte bu tablo tabiatçıların ağzına bir tokat vuruyor ve
kanunları istediği gibi uygulayan bir zatın varlığını nazara veriyor. O
zat isterse yumuşak ile de sert cismi deldirebilir diyor.

Keza, yaprakların kuruması da aynen kökler gibi bir
fizik kuralını deliyor. Zira ıslak bir elbise birkaç saate kuruduğu
sıcaklığa karşı, yaprakların aylarca kurumadan yeşil durması da tabiat
kanunlarını altüst etmektedir. Yaprağın birkaç gün solup kuruması
gerekirdi. İşte buradan da ikinci tokat gelmektedir.

https://sozler.ace.st

13Yeni İconlarımız Geri: Birinci Söz -Tüm Dökümanlar Burada- Çarş. Eyl. 01, 2010 3:21 pm

Nur_Yazar

Nur_Yazar
Admin
Admin

Besmeleye “İslâm nişanı” deniliyor. Acaba diğer dinlerde besmele yok muydu?

İslam nişanı denilmesinden maksat şudur: “Bir kişinin bir işe
başlarken besmele çektiğini görsek onun müslüman olduğuna hükmederiz.”
İslâm nişanı sadece besmele değildir. Bir kimsenin namaz kılması, oruç
tutması da islam nişanıdır. Bütün semavî dinlerde kişiye ancak Allah’a
kul olduğu ders verilir ve bütün işlerini O’nun rızası istikametinde
yapması emredilir. Buna göre her dinde, inanan kişiler bütün işlerini
Allah namına, Onun rızasını gözeterek ve Ondan yardım dileyerek
yaparlar. Şu var ki, kendi dillerinde “besmele” yerine başka bir ifade
kullanmış olabilirler. Sonuç değişmez.

https://sozler.ace.st

14Yeni İconlarımız Geri: Birinci Söz -Tüm Dökümanlar Burada- Çarş. Eyl. 01, 2010 8:53 pm

KIVILCIM

KIVILCIM
Yeni Üye
Yeni Üye

Allah razı olsun.

15Yeni İconlarımız Geri: Birinci Söz -Tüm Dökümanlar Burada- Çarş. Eyl. 01, 2010 9:43 pm

ziyakarababa

ziyakarababa
Admin
Admin

allahrazı olsun kardeş.
cok güzel acıklamıssın

Sayfa başına dön  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz